Ulaş BAL
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Nutuk’u (veya kimisince Söylev) 15-20 Ekim 1927 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkasının II. Büyük Kurultayı süresince tam olarak altı gün 36 saat ve 33 dakika süren konuşmasıdır. Nutuk’ta açıkça görülmektedir ki Ebedi Şef Atatürk en başından itibaren yaptığı işleri ve yaşadığı zorlukları dillendirerek kendini büyük bir gayretle ifade etmiştir. Bu gayretin sebebiyse Atatürk’ün sabrını zorlayan bir sürecin yaşanmasıdır.
Nutuk, aslına bakıldığında Mustafa Kemal Atatürk’ün Türk Milletine verdiği hesaptır. Neden yaptık, niçin yaptık, nasıl yaptık sorularının cevabı niteliğindedir. Çoğunluğun düşündüğünün aksine kendisi tarafından değil yaverleri tarafından Atatürk’ün konuşmasının not edilmesi şeklinde kitap haline getirilmiştir. Ayrıca iki ciltten oluşan Nutuk’un ikinci cildi sadece belgelerden oluşmaktadır. Nutuk bir tarihsel belge niteliğinde olup “19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıktım.” cümlesiyle başlamaktadır.
Bu bağlamda Nutuk; Atatürk’ün Samsun’a çıkışıyla Nutuk konuşmasını yaptığı tarih arasını kapsayan bir tarihsel metindir ve Ebedi Şef’in bu yıllar arasındaki olaylara nasıl baktığını bizlere aktarmaktadır. Bununla beraber 1927 senesine değin yapılan ve majör boyutta değişim yaratan devrimler maalesef toplumun belirli kesimlerince benimsenememiş ve bazı muhaliflerin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmıştır. 14 Haziran 1926 tarihli İzmir Suikastinden bir süre sonra yazılmaya/okunmaya başlanan Nutuk, Türk Milletine ve muhalif gruplara neyin neden yapıldığını yakın süreçte yaşanan meseleleri izah ederek aktarmaktadır.
Zira, hala toplumun belirli kesimleri ve farklı çıkar grupları monarşi kurumunun ve hilafetin neden lağvedildiğini kavrayamamış; devrimlere ve yeni cumhuriyetin çalışmalarına muhalefet olmuşlardır. Nutuk’un ilk bölümünü kapsayan “Samsun’a Çıktığım Gün Genel Vaziyet ve Manzara”da aslında Mustafa Kemal, millet iradesine dayalı bir cumhuriyetin neden kurulması gerektiğini açık şekilde ifade etmiştir. Belirli aralıklarla da bu durumu sıkça pekiştirecek açıklamalarda bulunmaktan kaçınmamıştır. Buna karşın Nutuk tarihi olaylara Atatürk gözünden ışık tutmakla kalmıyor ve yeni Türk devletinin nasıl olması gerektiğine dair öğütlerde bulunuyor, cumhuriyete yönelik isyanları değerlendiriyor, dönemin siyasi ilişkilerine ve çekişmelere değiniyor, her anlamda ama her meselede sürekli Türk Milletine neyin neden yapıldığının hesabını vermeye çalışıyor.
Yıkılmış ve çökmüş bir imparatorluğun ardından sıfırdan yeni kurumlar ve yasalarla işleyen bir cumhuriyet kurmak her millete nasip olmayacak bir durumdur. İmparatorluğun eski yurttaşları Ankara’nın emin ellerinde oradan gelen emirleri ve düzenlemeleri anlamadıysa; bunda cumhuriyetin suçu yoktur. Mustafa Kemal’inde çok iyi bildiği bu durumda hiçbir zaman yüce milletimize yönelik bir karşı tutuma geçilmedi, aksine onlara sadece Nutuk’tan kalan acı tecrübeler değil, tüm dünya anlatıldı. Varmaya çalıştığım nokta şudur, Nutuk tek başına yeterli değildi, Atatürk bunun için eğitim, ekonomi, hukuk gibi alanlarda yeni devrimler yaptı ve bunu ziyaret ettiği bölgelerde verdiği demeçlerle gazeteler ve okullarla milletimize aktardı. Nutuk maksadını yerine getirdi ve milletimiz cumhuriyet için ödenen bedellere sahip çıktı, en önemli devrimler Nutuk’tan sonra cumhuriyetimizin vazgeçilmez parçaları oldular.
Tabii Nutuk’un varlığından önceki döneme kıyasla sonraki döneme ne gibi bir katkısının olduğu ayrıca bir çalışma gerektirmekte ancak ifade etmekte bir beis yoktur ki dönemin mevcut durum ve koşulunda eşi benzeri görülmemiş bir yapıt olma özelliği taşımaktadır. Başka bir anlamda ise bu eşsiz çalışmanın önemi şudur; Nutuk bir vasiyettir, gerek “Türk Gençliğine Bıraktığım Emanet” kısmıyla gerek Milli Mücadele Esnasında tecrübe ettiklerini aktarmasıyla Başöğretmen Atatürk bizleri geleceğe hazır kılmak istemiştir.
Daha en başlarda İstanbul Hükümeti ve basını kendisini en sert dille eleştirirken Mustafa Kemal asla bağımsızlıkçı ve devrimci duruşundan ödün vermemiştir, kendisine karşı olan her yapıya gerekli ve uygun bir şekilde cevap vererek daha doğrusu “Kalpleri kırarak değil kazanarak” hem kendini hem de liderliğini kanıtlamıştır. Nutuk’ta ayrıca vizyonunu ortaya koyan Atatürk’ün gençliğe özellikle bir misyon yüklemesinin sebebi de yine aynı vizyonun dönemin insanlarınca pek anlaşılmaması; ancak eğitimli ve aydın gençliğin bu eşsiz mirasa ve vizyona sahip çıkacağını düşünmesidir. Mamafih bu nedenle Nutuk “Gençliğe Hitaben” yazılmıştır.
Bağımsız, ilerici, akla ve bilime uygun yaşayan bir Türkiye hayali, bütün fedakarlıkların ve bir hayatın neye adandığının özeti, Türk Milletinin kurtuluş hikayesi; Nutuk.
“Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklal ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin. Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklal ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elim ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar, gaflet ve dalalet ve hatta hıyanet içinde bulunabilirler. Hatta bu iktidar sahipleri, şahsi menfaatlerini müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakruzaruret içinde harap ve bitap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”